Kendini kandırmaya devam etmek…
Senin de istemediğin şeyleri görmeme huyun var mı? Gerçeği görmek yerine olanı istediğin gibi mi yorumluyorsun?
Geçenlerde Alaaddin filmini izledim. Orada geçen bir cümle benim için çok çarpıcıydı. ‘İnsanlar istediği şeyi görürler’. Uzun süre düşündüm üstünde. Epey uzun bir süre… Algımın kirli olduğunu zaten fark etmiştim. Ama fark etmek yetmiyor bazen. Bazı konularda olanı olduğu gibi görmek yerine epey uzun bir süre sonra kendimi kandırmaya devam ettiğimi tekrar tekrar yeniden fark ediyorum.
Yaşamımda devam eden olaylar böyle sanki kafama vura vura önüme çıkmaya başlayınca bir arkadaşıma anlattım. Yorumu aynen şöyleydi ‘İnsanlar hazır olduğunda görürler’. Evet olaylar oluyor ve olmaya devam ediyor ve ancak biz hazır olduğumuzda görmeye başlıyoruz. Öbür türlü sanki bir hayal aleminde yaşamaya devam ediyoruz. Gerçeği görmek işimize gelmiyor.
Algı kirli. Bunu zaten biliyoruz. Aynı şeyleri görsek de farklı farklı yorumluyoruz. Hepimizin geçmişi farklı, hikayesi farklı, koşullanmışlıklarımız farklı ve geçmişte yaşadığımız olaylardan kalan anılarımız farklı. Eh daha ne olsun.
Yoga felsefesinde zihin kirli bir kaba benzetiliyor. Benim çok sevdiğim bir metafor bu. Kap kirli olduğu için içine ne koyarsan koy kirleniyor. İsterse dünyanın en temiz, saf şeyi olsun.
Gerçeği olduğu gibi görebilmek çok zor. Zihnin ve algının kirli olduğunu bile bile olayları istediğimiz gibi yorumlamaya devam ediyoruz. İlk başlarda işimize gelmediği için ve sonra belki öyle istediğimiz için. Gerçeği olduğu gibi görmek epey bir zaman alıyor. En azından benim için böyle.
Fark etmek için durmak gerekiyor. Yorum yapmadan olanı olduğu gibi görmeye çalışmak. Herhangi bir anlam yüklemeden anlamaya çalışmak. İzleyen konumuna geçmek… Böyle yazdığım gibi kolay değil benim için. Ne yapayım benim su kabım da kirli. Hem de epey bir kirli…
Kafka’nın çok sevdiğim şu satırlarıyla bitireyim.
‘Odandan çıkman gerekmez. Masanda oturmaya devam et ve dinle. Hatta dinleme bile, sadece bekle. Hatta bekleme bile. Sadece tek başına ve sessiz kalmaya devam et. Dünya yavaş yavaş kendini sana açmaya başlayacak. Başka seçeneği yok. Derken büyük bir coşkuyla önünde kıvranmaya başlayacak…’