Dışarıda Aramayı Bırak İçeride…

Dışarıda Aramayı Bırak… İçeride…

Bu yazıyı okurken Lady Gaga ve Bradley Cooper’dan ‘Shallow’ parçasın dinleyin. İyi gider.

Sürekli bir arayış içindesin? Facebook, instagram daha ne istersen bütün sosyal medyalarda varsın ve herkesi yakından takip ediyorsun. Telefonun sürekli elinde. Neredeyse yarım saatte bir kontrol ediyorsun. Bir bakıp çıkacağım havasındasın ama neredeyse sürekli online kalıyorsun. Kendini gösterebilmek için neler yapmıyorsun ki. Sürekli her şeyi beğenme halindesin. Karşıdaki çok anlamsız bir şey koysa da onu bile beğenecek hale geldin. Sürekli bir şeylerin altına yorum yazıyorsun ki biraz daha öne çık. Farketsinler seni. Zekisin ya bilgiç bilgiç lafları sıralıyorsun peş peşe, o da olmadı alıntılar yapıyorsun. O kadar kapasiten var yani.

Ruhuna biraz huzur verecek, seni neşelendirecek insanı bulmak için yeni çevrelere giriyorsun. Sağda solda tanıştığın iki laf ettiğin insanları takibe almaya başlıyorsun. O da olmadı takip ettiğin kişilerin listesine bakıyorsun çıkar birileri belki diye. Eskileri çoktan tükettin çünkü. Sana taze kan gerekiyor. Vapurda, metroda bir iki laf etmiş olsan da takip etmekten bir şey çıkmaz. Eskilerle mecburen arada bir görüşüyorsun, okul veya iş arkadaşların, kırk yılın başı bir araya geliyorsunuz işte. Bir iki laflamak için.

Biri çıkıyor birdenbire. Olay ilk başta tatlı başlıyor. Karşılıklı beğenmeler ve yorumlar artıyor. Story’ye baktın değil mi? Bir şey paylaştıysa gönder hemen kalpli gözleri… Kaynak gibi fışkırsın aşağıdan… Arada yazışmalar, fotoğraf, video paylaşmalar falan filan…emojiler de gırla gidiyor tabi… Sonra bir bakıyorsun gözlerinin üstünde kaşları var. Onun sana huzur verecek hali filan yok. Kendi sorunlarının içinde yoğrulmuş gidiyor ne yapsın. Yok o olmaz.

Haydi başka kapıya. Yine bir bakıp çıkacağım havasındasın ama yine sürekli online kalıyorsun. Ha bu arada eskisini de like etmeyi bırakıyorsun artık tabi. O kadar zekisin. Bununla da ilk başta tatlı başlıyor. Karşılıklı beğenmeler ve yorumlar artıyor. Arada yazışmalar ve fotoğraf paylaşmalar falan filan… Emoji ustası olmuşsun artık her konuşmada şak yapıştırıyorsun emojiyi. Karşılıklı gülen suratlar, çiçekler… Sonra bir bakıyorsun kaşları gözlerinin üstünde. Bu da işe yaramaz seni neşelendirebilecek kapasitesi yok. Sessiz kaldığınızda gözleri donuyor gidiyor. Yok o da olmaz.

E şimdi ne olacak? O olmaz, öbürü hiç olmaz. Diğeri hiç mi hiç olmaz. Bundan sonra ne yapacaksın? Sosyal medya bitti yok artık başka bir şey. Facebook’ta da instagramda da bulamadın yeni birini. Kaç gündür elinde telefon bakıyorsun işte inceledin bütün fotoğrafları sağdan soldan. Büyük ekranda da baktın ya geçenlerde işe yarar biri yok. Yok şöyle eli yüzü düzgün, senin ruhuna iyi gelecek, seni neşelendirecek biri. Acaba en son yaptığın yorumu like eden kişiye mi takılsan biraz? Hani şu profil fotoğrafına bakmıştın ya. O işte. Hani gülünce gözlerinin içi gülen. Yorum olarak da yazmıştın ya o işte. Belki bir şeyler çıkar mı? Bir denesen mi?

Acaba eskilere tekrar bir göz mü atsan? Yok onlar artık bitti. Belki şu en sonuncudan 3 öncesini tekrar bir dürtsen mi acaba? O biraz huzur vermişti sana. Biraz neşelendirmişti seni. Cevap verirse sen de sana karşı boş olmadığını anlayıp zorlarsın biraz. Haydi kalk bir dürt bakalım ne yapacak? Ha çiçekli emoji göndermeyi unutma tabi. Bilirsin sen işini ben niye karışıyorum bilmem.

……..…Bu iş böyle devam eder gider… Ben yazmaktan sıkıldım…

Ama şunu unutuyorsun: sen aynısın ve çekeceğin kişiler de aynı olacak. Başka bir şey denesen nasıl olur? Ruhuna huzur verecek, seni neşelendirecek insanı artık dışarıda aramaktan vazgeçip içeri baksan mesela.

Ruhuna huzur verecek, seni neşelendirecek insan dışarıda değil içeride. Sen bunu anlayıncaya kadar vakit geçiyor. Çabalamayı bırak artık.

………..Tanıdık geldi mi?

…………Ha bu arada beni bu işlere dahil etmeyin siz kendi kendinize takılın.