İçeride konuşan kim?
Sen de ara sıra içerideki hiç bitmeyen konuşmayı dinliyor musun? Senin iç sesin genelde nasıl bir ses tonu kullanıyor? Senin sesin mi? Yoksa tanıdığın birinin sesi mi?
Sessiz ve hareketsiz kalınca o uğultunun içinde hiç bitmeyen iç konuşmayı duymaya ve düşünceleri fark etmeye başlıyoruz.
Zaman içinde o çalan kanalların kendi içinde hiç bitmeyen bir konuşma olduğunu algılıyorsun. Bazen senin ses tonunu kullanıyor bazen başkalarının. Bu iç konuşma biz farkında olmadan an be an be an davranışlarımızı etkiliyor. O iç konuşmaya her an şahit olmaya başlıyorsun.
Oturmaya devam ettikçe o iç konuşmayı kendinden ayrı görmeye başlıyorsun. Oturmaya devam etmek…
Meditasyon ilk başlarda aslında sadece oturmayı, sessiz ve hareketsiz kalmayı taahhüt etmek. Oturdukça düşünceleri de kendinden ayrı görmeye başlıyorsun.
Düşüncelerle özdeşlemeyi bırakınca rahatlık duygusu geliyor ve odaklanma artıyor. Bunun için sabır ve düzenli uygulama gerekiyor.
Mircae Eliade şöyle tanımlıyor. ‘Düşüncelerle özdeşleşmeye devam ettikçe gerçekte kim olduğumuzu fark edemiyoruz ve gerçek doğamızın bizden saklandığını fark edemiyoruz bile.’
Yeni tanımlara girmeden şimdilik bir ara vereyim. Biliyorsun %99 pratik ve %1 teorik.
Pratik zamanı
Artık meditasyon zamanı. Şu ana kadar hiç meditasyon yapmamışsan başlamak için kolay bir yol var. Gözlerini kapatıp içinden 30’a kadar say. Gözlerini açmadan hiç hareket etmemeye ve kıpırdamamaya çalış. Bunu dolmuşta veya metroda giderken bile yapabilirsin. Ayakta durabilirsin. Oturmana gerek yok. Yıllar önce iki durak arasında gözlerimi kapalı tutmaya çalışırdım. Sadece durağa ulaştığımızda şöyle bir etrafa bakınıp sonraki durağa kadar tekrar kapatıyordum. Zamanla gözlerimin kapalı olduğu durak sayısı arttı.
Devam ettikçe 30’a kadar saymak yeterli olmayacak. O zaman 100’e kadar sayabilirsin. Zihnin çok karışık olduğunu hissediyorsan ve bedeninde hala bir kıpırdanma varsa 30’dan başlayarak geriye say. Uyumadan evvel yatakta bile yapabilirsin. Meditasyon sessiz ve hareketsiz olmayı taahhüt etmek.
Aslına bakarsan gözlerini kapatmak şart değil. Tek bir noktaya da bakabilirsin. Ama bunu metroda yapmaya çalışma tabi. Kime rastlayacağın belli olmaz. Öyle gözlerini dikip bakarsan kimse kurtaramaz seni. En iyisi benim gibi hafiften uyuyor taklidi yapmak. Evdeysen duvara veya gökyüzüne bakabilirsin. Gözler kapanınca uyaranları ortadan kaldırıyoruz. Biliyorsun bütün o billboardlar, birinin saçı, öbürünün sakalı veya üzerindeki gömleğin rengi, çantası aklına ne gelirse bunların hepsi birer uyaran.
Nefesini saymak da başka bir yöntem. 1’den başlayarak 20’ye kadar nefesini say. Nefes al nefes ver 1. Nefes al nefes ver 2. Böyle devam ederek 20’ye kadar ulaş. Süre değil önemli olan sadece sayıyorsun. Burada zihnini oyalamak için bir de nefesini göbek deliğinde hissetmeye çalış. Yani nefes alırken karın hafifçe dışarıya çıkıyor ve verirken içeriye giriyor. Karnın hareketini sadece zihni odaklamak için kullanıyoruz. Yani çok büyük bir hareket değil.
Bir sonraki buluşmaya kadar bunları dene ve bana yorumlarını yaz. Heyecanla bekliyorum…